Avrupalı pedofiller, büyücüler ve mülteci çocuklar

Avrupa’ya göçler nasıl başladı? 

Batılı emperyalist güçler, Arap baharıyla Müslüman coğrafyaları yıllarca kan gölüne çevirdi. Afganistan, Irak, Suriye gibi ülkelerde yaşanan savaşlar, haliyle bütün dünyayı ilgilendiren sonuçlar doğurdu. Milyonlarca sivil hayatını kaybetti. Ülkelerin ekonomileri çöktü. Binlerce kişi vatansız kaldı. Yaşanan savaşların en büyük sonuçlarından biri de elbette mülteci sorunu oldu. Dünya genelinde yaklaşık 70 milyon insan yerlerinden, yurtlarından edildi ve mülteci sorunu ile boğuşmak zorunda kaldı. Bu rakamın yüzde 52’sini yani ortalama 36 milyonunu, 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Mülteciler ülkelerinde yaşanan savaştan, şiddetten, zulümden, yoksulluktan, eşitsizlikten kaçıp daha yeni hayat umuduyla Avrupa ülkelerinin yolunu tutuyor. Öte yandan yeni hayat umuduyla Avrupa’ya gitmeye çalışanlar, sadece Ortadoğu’dakiler de değil. Geçtiğimiz günlerde İtalya’da Temsilciler Meclisi üyesi olan Giorgia Meloni, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a yönelik bir konuşma yapmıştı ve mülteci sorunu kapsamında Macron’un Afrika’yı hâlâ sömürdüğünü söylemişti.

Büyük mülteci sorunu: Kaybolan 100 bin çocuk

Afrikalılar da Batı’nın asırlardır sürdürdüğü sömürgeciliğinden kurtulamadı. Yıllardır sömürülen Afrika’da yoksulluktan başka bir şey olmadığı için oradaki insanlar da yeni hayat arayışına giriyor ve bir mülteci sorunu olarak vatanlarını terk edip Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyor. Binlerce Afrikalı bir umutla Avrupa’nın yolunu tutuyor. Ancak yeni hayat bir hayal olarak kalıyor, onlar da Ortadoğu’dan gelenlerle aynı kaderi paylaşıyor ve Avrupa’da hiç hoş karşılanmıyorlar. Her iki bölgeden Avrupa’ya giden mültecilerin büyük bir kısmını da çocuklar oluşturuyor. Üstelik çocukların çoğu da refakatsiz. Kâğıt üzerinde Avrupa Birliği uluslararası sözleşmelere de dayanarak bu çocukları yeni hayat şartlarında koruma altına alıyor. Üstelik bu konu üzerinde çalışan birçok kuruluş ve sivil toplum örgütü de var. Cenevre Mülteci Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de mülteci sorunu çözümü için sözde uygulanıyor. Ve bu sözleşmelerle mülteci çocuklara Avrupa’da önce yaşam hakkı tanınıyor. Bunun dışında dil eğitimi, barınma, sağlık hizmeti gibi temel ihtiyaçlarını da karşılıyorlar. Fakat bunlar mülteci sorunu için sadece kâğıt üzerinde yapılıyor ve yeni hayat bambaşka bir hal alıyor. Avrupa polis teşkilatı Europol, 2020 yılında Avrupa’da 10 bin mülteci çocuğun kaybolduğunu açıkladı. Bu rakamlarsa buz dağının görünen yüzü. Çünkü bu sayı sadece kayıt altına alınan çocukları kapsıyor. 2015’ten beri Avrupa’da yaklaşık 100 bin mülteci çocuk kayıp. 2018 yılında kayıtlara geçen rakamlar da oldukça korkutucu. Yaklaşık olarak İtalya’da 6 bin, Almanya’da 11 bin, İspanya’da ve Yunanistan’da 2 bin, Belçika’da 3 bin, Fransa’da 6 bin ve İsveç’te 5 bin çocuğun kaybolduğu biliniyor. Avrupa ülkelerinde kaybolan mülteci çocuk sayısının en fazla olduğu Almanya ise geçtiğimiz yıl Yunanistan’ın Midilli Adası’ndaki Moria mülteci kampında çıkan yangından sonra ülkeye yaklaşık bin 500 mülteci alabileceklerini duyurdu. Ancak sadece refakatsiz çocukları istediler. Üstelik mülteci sorunu olarak görebileceğimiz kaybolanların çocukların hesabını dahi vermemişken…

Mülteci sorunu çocuklar

Çocuklar Avrupa ülkelerine giriş yaptığı anda yeni hayat ile karşılaşıyor

Avrupa makamları da refakatçisi olmayan çocukların ülkeye girişinden sonraki birkaç gün içinde kaybolduğunu söylüyor. Buna da gerekçe olarak çocukların sığınma başvurularının kabul edilmemesi korkusuyla başka ülkelere geçiş yaptığını gösteriyorlar. Avrupalı devletler mülteci sorunu ile ilgili araştırma yapmıyor. Çocuklar yeni hayat umuduyla yola çıkıp sokaklarda mı yaşıyor, şiddete mi uğruyor bilinmiyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, refakatsiz çocukların organize suç örgütleri tarafından kaçırıldığını söylüyor. Mülteci sorunu olmaktan çıkıp çocukların cinsel istismar, uyuşturucu kaçakçılığı, organ ticareti gibi konular için kullanıldıkları düşünülüyor. Öte yandan çoğunun şiddet kurbanı olma ihtimali de bulunuyor. Üstelik çocukların yeni hayat serüvenlerinde dinlerinin değiştirilip kilise yurtlarında yetiştirildiği de konuşuluyor. Çok çok daha ötesi de var. Geçmişte yüzlerce çocuk bu şekilde kaçırılıp büyü seansları için İngiltere’de satıldı. Çocuklar ayinlerde büyü seanslarında kurban edildi. Üstelik Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi Başkanı Kristen Sanberg de bunu doğruladı.  “Masum çocuklara büyü seanslarında önce tecavüz ediliyor, sonra çeşitli işkenceler uygulanarak kesiliyor. Polis teşkilatları ise suç çeteleri ile mücadele etmek istemiyor ya da yetersiz.” Kaç çocuğun mülteci sorunu kapsamında bu aşağılık muameleye maruz kaldığı tam olarak bilinmiyor.

Çocuklar gençlik iksiri için mi kullanılıyor?

Başka bir iddia daha var. O da mülteci çocukların yeni hayat yolculuklarında gençlik iksiri için kullanıldığı! 2018 yılında Amerikalı oyuncu Sandra Bullock’a katıldığı bir TV programında genç kalma sırrı soruldu. Bullock yüzüne enjekte ettirdiği çocuk derisi sayesinde genç kaldığını itiraf etti. İddiaya göre “Adrenocrome” adı verilen ve oldukça maliyetli olan bu yöntem, zengin ve ünlü kişiler arasında oldukça popüler. Nedir bu Adrenochrome? Kimyasal bir birleşik olan Adrenochrome çocuk kanından üretiliyor. Peki, neden çocuk kanı? Çünkü vücut Adrenochorem’u korku veya heyecan sırasında gerçekten adrenalin patlaması ile salgılıyor. Haliyle insandaki endokrin salgısı, korkuya bağlı olarak çocuk kanında daha fazla görülüyor. Ve bu da 9 yaş altı çocuklardan elde ediliyor. Çocuklar yeni hayat sürecinde ölene kadar korkutulup ölüm anında ise vücudu kesilerek kanı alınıyor. Bu da akıllara ünlülerin güzelliği için kurban edilen çocukların olduğunu getiriyor. Bu iksirin mülteci çocuklardan elde edildiği söyleniyor. Şu ana kadar mülteci sorunu olarak görülen bu konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı. Ancak kaybolan yüz binlerce mülteci çocuktan haber alınamaması bu durumun doğruluğunu düşündürüyor. Mülteci sorunu olarak tanımlanan ve Avrupa’da kaybolan yüz binlerce çocuğun hâlâ nerede olduğu bilinmiyor.

 

Visit Us On TwitterVisit Us On Facebook