Filistinli vatandaşların Covid-19 aşısı olamama endişesi büyüyor
İsrail‘de 1,8 milyonu ikinci doz olmak üzere 5 milyona yakın Covid-19 aşısı yapıldı. İsrail işgali ve ablukası altındaki Filistin topraklarına ise henüz tek doz aşının dahi ulaşmadı. Bu durum Filistinlerin salgına dair endişesini arttırdı. Filistin yönetimi, işgal altındaki Batı Şeria ile abluka altındaki Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler için 4 üretici firma ile görüştüklerini aktarsa da ülkeye henüz tek bir aşı dahi getirilemedi. Birçok uluslararası kuruluş, kendi vatandaşlarını hızla aşılayan İsrail’e Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler için aşı temin etmesi çağrısı yaptı. Uluslararası Af Örgütü, 6 Ocak’ta İsrail yönetimine Cenevre Sözleşmesini de hatırlatarak Kovid-19 aşılarının Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nde yaşayan yaklaşık 5 milyon Filistinliye “adil ve eşit bir biçimde dağıtılması” çağrısında bulundu. Örgüt, aksi takdirde Tel Aviv’in bu sözleşmenin ilgili maddelerini ihlal etmiş olacağına dikkati çekti. İsrail ise Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler için Kovid-19 aşısı temininden sorumlu olmadığını iddia ederek, Filistin yönetiminden de bu yönde talep gelmediğini ileri sürdü.
“İsrail, işgali altında tuttuğu halka aşı temin etmek zorunda”
Batı Şeria‘da yaşayan Filistinliler, AA muhabirine yaptıkları açıklamalarda, salgına ve aşının ulaşmamasına ilişkin endişelerini dile getirdi. Cenin’de yaşayan 65 yaşındaki emekli öğretmen Muhammed Armiti’ye göre, aşının temini noktasında ilk sorumlu İsrail. Armiti, “Biz işgal altındaki bir halkız. İsrail’in aşının Filistinlilere ulaştırılmasında herhangi bir engel çıkarmadığı doğru. Ancak işgal devleti olarak İsrail, işgali altında tuttuğu halka aşı temin etmek zorunda.” dedi. Kendisinin aşı olma konusunda herhangi bir şüphe ve tereddüt yaşamadığını dile getiren Armiti, “Aşıyı sorgulayanlar var ama ben aşı yaptırmaya, ailemi ve tüm tanıdıklarımı da ikna etmeye hazırım.” ifadelerini kullandı. Armiti, aşının gecikmesinde Filistin yönetimi ve yetkililerin de kusuru bulunduğunu vurguladı. Nabluslu 67 yaşındaki terzi Abdulcelil Berk de “İnşallah aşı bir an önce bize ulaşır ve hayat normale döner.” dedi. Berk, Filistin hükümetine “aşının temini konusunda acele etmesi” çağrısında bulundu. Günlük vaka ve ölüm sayılarının kendisini endişelendirdiğini vurgulayan Berk, bu durumun hareket özgürlüğünü kısıtladığını ve ekmek kapısını zorladığını söyledi.
Salgının daha geniş kitlelere yayılmasından korkuluyor
Filistinli 38 yaşındaki öğretmen Fadiye Mesud ise aşının gecikmesi halinde salgının daha geniş kitlelere yayılabileceği endişesini dile getirdi. Mesud, “Aşının mümkün olan en kısa sürede ulaşacağını umuyoruz. Salgın hızla yayılıyor ve endişelerim var, bu da normal bir durum.” diye konuştu. Filistinli yetkililere aşıyı bir an önce temin etmeleri çağrısı yapan Mesud, “Hiç şüphe yok ki Filistin halkının en büyük sorunu, aşı temini dahil olmak üzere her şeyi, gelişimi, tedaviyi ve diğer şeyleri engelleyen İsrail işgalidir.” ifadelerini kullandı. Ramallah’ta bir gümüş dükkânı işleten 59 yaşındaki Abbas Farhavi, aşının gecikmesinde hem Filistin yönetiminin hem de işgal devleti sıfatıyla İsrail’in sorumlu olduğunu söyledi. Farhavi, “Gecikmenin kesin sebebini bilmiyoruz ama bir an önce bu aşının gelmesini ve salgından kurtulmayı istiyoruz. Ama her halükârda gecikmeden hem Filistin hem de işgal devleti sorumlu.” şeklinde konuştu. Filistin yönetimi şubatta Rusya’dan 10 bin doz aşı gelmesini planlıyor Filistin’in Moskova Büyükelçisi Abdulhafiz Nevfel, 27 Ocak’ta Rus basınına yaptığı açıklamada, ülkesinin ilk etapta koronavirüse karşı 100 bin doz Rus aşısı (Sputnik V) satın almayı planladığını ifade etmişti.