Almanya: Namibya’da yaptığımız ahlâki olarak rahatsız edici olsa da hukuki olarak soykırım değil

2 Ekim 1904 tarihinde General Lothar von Trotha, daha sonra tarihe “imha emri” olarak geçecek direktifini yayınlayarak Güneybatı Afrika’nın (Namibya) sınırları içinde yaşayan tüm Herero halkının yok edilmesi talimatını verdi. Emirde, “Alman sınırları içindeki her Herero, silahlı veya silahsız, sığır sahibi veya değil, vurulacaktır.” deniyordu. Emrin yayınlanmasından sonraki bir kaç ay içinde içlerinde kadın ve çocukların da olduğu Herero nüfusunun beşte dördü yok edildi. Bugün 2.3 milyonluk Namibya nüfusunun ancak 200 binini oluşturan Hererolar dağınık halde ve çoğunlukla kurak topraklarda yaşamaya mahkum edilmiş durumda. Onlarla beraber Alman sömürgeciliğine karşı isyan eden Nama kabilesi de Almanlar tarafından yapılan katliamlarda ve sürüldükleri çöldeki toplama kamplarında nüfuslarının üçte birini kaybetti.
Herero ve Nama halklarının Almanlar tarafından soykırıma tabi tutulmasının 100. yılından, 2004 yılından, bu güne kadar bazı Alman politikacılar olanlarda Almanya’nın sorumluluğunu kabul eden açıklamalarda bulundular. Ama hiçbiri soykırım kelimesini kullanmadı. Olanların soykırım olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı ve maddi tazminat konularındaki anlaşmazlık yüzünden Almanya ve Namibya arasında konuya ilişkin bir uzlaşmaya ulaşılmış değil. Namibya’da hala ticaret ve tarımda hatırı sayılır bir yere sahip olan 16.000 kişilik Alman azınlık ise gelişmeleri endişeyle seyrediyor. Sorun her geçen daha da karmaşık hale geliyor çünkü Alman hükümeti konuyu doğrudan Namibya hükümeti görüşüp nihayetlendirmek isterken, Almanların yaptığı soykırımın kurbanları olan Herro ve Nama halkları direkt olarak muhatap alınmak istiyor. Bu amaçla bazı önde gelen Nama ve Herro figürleri uluslararası hukuku ihlal eden kişi ve kurumlara karşı, isteyenlere Amerikan mahkemelerinde dava açabilme olanağı veren Alien Tory Yasasına dayanarak New York mahkemesinde Almanya’ya karşı soykırım ve mallarına tazminsiz el konulması suçlamalarıyla dava açtı. Davanın arkasındaki başlıca figür Almanya’nın yapacağı tüm ödemelerin doğrudan soykırım kurbanı olan Herero ve Nama halklarının torunlarına gitmesi gerektiğini savunan Namibya eski adalet bakanı Vekuii Rukoro. Kuzey Namibya’da yaşayan ve 1904-1907 arasındaki soykırımdan hiç etkilenmeyen Ovambo kabilesi üyeleri tarafından domine edilen Namibya hükümeti ise paranın tüm Namibya halkı arasında pay edilmesi gerektiğini savunuyor.
Alman hükümeti 1904-1907 arası yaşananların soykırım olarak nitelendirilemeyeceğini, çünkü Birleşmiş Milletler tarafından soykırımın tanımlandığı sözleşmenin 1948 yılında imzalandığını savunuyor. Alman hükümetine göre aynı sebepten dolayı New York mahkemesinde açılan dava hükümsüz. Konuya ilişkin Economist’e konuşan üst düzey bir Alman yetkili, Namibya’da olanların ahlaki olarak rahatsız edici olsa da hukuki olarak soykırım olarak tanımlanamayacağını, çünkü Alman sömürge idaresinin o dönem mevcut yasalar dahilinde hareket ettiğini ileri sürdü. Görünen o ki Almanya 1952 yılında yaptığı bir anlaşma ile tanıdığı Yahudi soykırımının doğurduğu hukuki, mali ve ahlaki yükümlülüklerin Namibya için tekrarlanmasını istemiyor. Bu yüzden yaptığı soykırımı soykırım olarak kabul etmemek için elinden geleni yapmakta kararlı görünüyor.
Kaynak: http://www.economist.com/news/middle-east-and-africa/21721918-saying-sor…http://batiraporu.com/genel/almanya-namibyada-yaptigimiz-ahlaki-olarak-o…

Visit Us On TwitterVisit Us On Facebook