2000-2007 yılları arasında 8’i Türk 10 kişiyi öldüren Neonazi terör hücresi NSU 4 Kasım 2011’de ortaya çıkarılmıştı. Aradan geçen beş senede, terör örgütünün bağlantıları aydınlatılamadı, cinayetlerin üstünün örtüleceği şüphesi ağırlık kazanmaya başladı.
Neonazi terör örgütü tarafından 2000 yılında öldürülen Enver Şimşek’in ailesinin avukatı Seda Başay Yıldız, örgütünün adının ilk kez duyulduğu 4 Kasım 2011’den bu yana cinayetleri aydınlatmak için birçok söz verildiğini ancak bunların yerine getirilmediğini söyledi.
Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Başbakan Merkel sözünü tutmadı. Yakınları NSU tarafından öldürülen müvekkillerimiz büyük bir hayal kırıklığına uğradı.” dedi.
1990’lı yılların sonunda yer altına inen NSU terör hücresi üyelerinin etrafında daha önce çok sayıda muhbir bulunduğuna dikkati çeken Yıldız, “Devletin muhbirlerinin bu üçlüyle bağlantılı ve iletişim içerisinde olduklarını artık biliyoruz. Ancak ısrarla muhbirlerle ilgili dosyaların olduğunu bilmemize rağmen bize dosyalar verilmiyor.” diye konuştu.
Dosyaların müdahil avukatlardan gizlenmesinin şüphelerinin gerçek olduğu düşüncesini güçlendirdiğini aktaran Yıldız, şöyle devam etti:
“Eğer saklanacak bir şey yoksa, devletin bir sorumluluğu yoksa, neden gizleniyor dosyalar bizden? Kanımca devletin çok büyük hataları ve ihmalleri var. İstihbarat birimlerinin aldıkları bilgileri, emniyet güçlerine iletmeme gibi ciddi ihmalleri söz konusu. Devletin ihmali, hatalarıyla ilgili dava açmak mümkün. Ama işte bu delillere, güçlü dayanağa ihtiyacımız var. Ama vermiyorlar işte. Devlet ve sorumlular aleyhine dava açmamızı engellemeye çalışıyorlar.”
NSU terör örgütü tarafından 2006’da öldürülen Halit Yozgat’ın ailesinin avukatı Doris Dierbach ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, aşırı sağcı yapılarla ilgili endişelerini ifade etti.
Dierbach, “Aşırı sağcı, nasyonalist yapılarla ilgili sorun dışa kapalı, şeffaf olmamaları. Bir kısmı muhbir olarak da faaliyet gösteriyor ve makamları parmaklarında oynatıyor. Bu yapıları aydınlatmak çok güç. Ama gün ışığına çıkarmayı başardığımız bilgiler de var. Örneğin NSU’nun aşırı sağ, nasyonalist çevrelerde yer aldığı, destekçileri olduğu, yalnız hareket etmediklerini öğrendik. Soruşturmalar devam ediyor. Ben bu araştırmaların devam edeceği kanaatindeyim.” dedi.
NSU’nun ortaya çıkmasının ardından, Almanya toplumunda ırkçılık ve aşırı sağ konularında çok daha ciddi bir farkındalık oluştuğuna dikkat çeken Dierbach, “Aşırı sağ ile mücadele etmemiz gerektiği, toplumun liberal ve insan haklarına saygılı olması için çabalamamız gerektiği çok daha iyi kavrandı.” ifadesini kullandı.