Bugün Moria mülteci kampı, göçmenlere karşı giderek sertleşen Avrupa’nın duruşunun en görünür sembolüdür. Ayrıca bu durum, izinsiz göçü büyük ölçüde azaltmasına rağmen eleştirmenler bunu derin ahlaki ve insani bir maliyet olarak görüyor.
Eski bir Kongolu siyasi tutuklu olan Michael Tamba, Kongo’daki işkenceden ve Türkiye’den geçerken tehlikeli bir tekne yolculuğundan kurtuldu. Ancak Avrupa’nın en büyük mülteci kampında mazgal bulduğu iddia edildikten sonra ölümle burun buruna geldi.
Yunanistan’da bulunan Midilli adasındaki kampta aylarca kapana kısılan 31 yaşındaki Bay Tamba, bir şişe çamaşır suyunu içerek hayatına son vermeye çalıştı.
“Moria’da, Moria’da, Moria’da 11 ay” dedi hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatta kalan Bay Tamba. “Çok travmatik”
Tamba’nın Moria kampında, sadece 3.100 kişi için ayarlanmış bir alanda yaklaşık 9.000 kişinin yaşamasıyla, pis yaşam koşulları ve anlaşılmaz bir sığınma sürecinin ardından yardım kuruluşları tarafından akıl sağlığı krizi olarak tanımlanmasına neden olan bir yer haline geldiğini tecrübe etti.
Aşırı kalabalık öyle ki sığınmacılar günde 12 saat kadar zamanlarını bazen küflenmiş yiyecekler için bekleyerek geçiriyor. Geçen hafta, her bir duş için yaklaşık 80 kişi ve yklaşık 70 kişi ise tuvalet kuyruğunda bekliyordu.
Yardım çalışanları, çocukların yaşadığı çadırlara sızan ham kanalizasyondan şikayetçiydiler. Cinsel saldırı, bıçaklı saldırı ve intihar girişimleri bu kampta oldukça yaygın.
Bu koşullar, göçün caydırılması amacıyla kampın çürümeye terk edildiği ve Yunanistan’ın sığınmacılara yardım etmek için sağlanan Avrupa Birliği fonlarını suistimal ettiği yönündeki suçlamaları körükledi.
Eylül ayı sonlarında, Avrupa Birliği’nin sahtekârlıkla mücadele ajansı bir soruşturma başlattı.
Kaynak: NY Times