Hindistan’da Müslümanlar, 2018’in ilk dört ayında hiç olmadıkları kadar savunmasız ve güvensiz hissediyorlardı. Son zamanlarda kendilerine karşı işlenen suçların adaletsiz bir şekilde sonuçlanması Müslüman topluluğunun cesaretini kırdı.
Dış gözlemciler bile, Müslümanların dışlanmış olduklarını ve Hindistan devlet kurumlarında başarısızlığa uğradıklarının gittikçe daha net bir şekilde görülebildiğini söylemektedir.
Ocak ayında, Jammu ve Keşmir’in Kathua bölgesinde sekiz yaşındaki bir kız çocuğu kaçırılıp cinsel tacize uğramış ve katledilmişti. Kız, Bakarwal Müslüman göçebe topluluğundan geliyordu. Öte yandan kaçırma, saldırı ve cinayete katılmakla suçlanan sekiz kişi ise Hinduydu. Birincil sanık emekli bir gelir görevlisiyken diğer suçlulardan biri polis memuruydu.
Kızın cesedi, ormandaki bir tapınağın yakınında bulunduğunda kaybolmasının üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Bakarwals ailesi özel bir soruşturma talep etti.
Mahkeme tarafından izlenen soruşturma, kaçırılma, tecavüz, cinayetin kasıtlı ve önceden planlanmış olduğunu ortaya koydu.
Kıza yönelik saldırının Bakarwal topluluğunu Kathua’dan uzaklaştırmayı hedeflediğini belirtildi.
Hindistan’daki Müslümanlar, kendilerine karşı fiziksel ve psikolojik bir savaşın sürdürüldüğünü biliyorlar. Devlet tarafından, yukarıda verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi, onlara karşı işlenen haksızlıklara doğrudan destek verilmezse Müslümanlar bu şekilde istismar ediliyor.
Yakında gerçekleşecek genel seçimler, Hindistan’daki Müslüman karşıtı şiddetin önümüzdeki aylarda artacağını ve yoğunlaşacağını işaret ediyor.
Bu maalesef, BJP’nin seçim savaşında Hindu oylarının alınmasında meşru bir yöntemi olarak görülüyor.
Kaynak: Aljazeera