Tarih 11 Ocak 2002. Taliban ve El Kaide örgütlerine üye oldukları şüphesiyle Afganistan’da tutuklanan 20 kişi, Küba’daki Guantanamo askerî üssüne sevk edilmişti. Böylece ABD’nin tartışmalı esir kampının hikayesi de başlamış oldu. Siyasi ve insanî bir kâbusa dönüşen 15 yıllık Guantanamo kampının sorumluluğunu yakında üçüncü ABD Başkanı devralacak.
Küba’daki askerî üs, Bush yönetimi tarafından özellikle seçildi. Çünkü burası, Amerikan mahkemelerinin yetki alanına girmiyordu. Buraya sevkedilen yaklaşık 700 tutuklu, dönemin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld için savaş esiri değil, “kanunsuz haydutlar”dı.
Bu nedenle Guantanamo’daki tutulan kişiler, Cenevre Antlaşması’nda savaş esirleri için öngörülen haklardan mahrum kaldı. Tutsaklar, herhangi bir yargı kararı olmaksızın sınırsız süreyle kampta tutuldu. Uluslararası hukukun açık bir şekilde ihlal edilmesi, tüm dünyada yoğun tepkilere neden oldu. Pek çok kimse için zincire vurulmuş turuncu kıyafetli Guantanamo tutsakları, Amerikan adaletsizliği ve küstahlığının bir sembolü haline geldi.
Gerek uluslararası baskıların artması, gerekse Amerikan mahkemelerinin duruma daha fazla seyirci kalmaması sonucu, üsteki tutsakların sayısında azalma oldu. Ancak yine de ABD’nin 44’üncü Başkanı Barack Obama, Guantanamo’yu kapatma vaadini gerçekleştirmeyi başaramadı.
Obama’nın halefi Donald Trump, kampın kapatılması isteklerini, seçim kampanyası sırasında şiddetle reddetti. Buradaki bazı tutsakların Suudi Arabistan’a nakledilmesini de geçen hafta yine sert bir dille protesto etti.
Amerikalı düşünce kuruluşu Constitution Project’in hukukçularından Lou Fischer, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Trump, daha fazla terör zanlısını Guantanamo’ya göndermek istediğini söylemişti. Ama belki danışmaları, bunun çok da iyi bir fikir olmadığını ona anlatır. Çünkü orada az sayıda esir kaldı. Yine de hayli yüksek bir maliyet söz konusu. Geri kalan tutsakların ABD’ye nakledilmesi çok daha mantıklı olacaktır.”
Kaynak: http://www.dw.com/tr/obaman%C4%B1n-kapatamad%C4%B1%C4%9F%C4%B1-guantanam…