Lahey kentindeki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) Savcılığı, 5-7 Aralık tarihlerinde Sırp Cumhuriyeti Ordusu (VRS) başkomutanı Ratko Mladiç’in davasında müebbet hapis cezası istedi. Savcılığın müebbet hapis istemi, Mladiç’in, Srebrenitsa Soykırımı, Boşnak ve Hırvatların Bosna Hersek’ten sürülmesi, Saraybosna halkının uzun süren bombardıman ve keskin nişancılarla teröre maruz bırakılması ve Bosna Hersek’teki Uluslararası Barış Gücü (UNPROFOR) mensuplarının rehin alınması gibi suç eylemlerine imza attığını kanıtlar nitelikteydi.
ICTY Savcısı Alan Tieger’in açıklamalarına göre, Mladiç’in bunu yapma sebebi ”Bosna Hersek topraklarının büyük bir kısmında düşmanların mümkün olduğu kadar az sayıda olacağı bir Sırp Devleti kurma’ isteğiydi. Bu savcının ICTY’ye sunduğu Mladiç’e ait belgelerde, ”ortak bir yaşam sürdürülemeyecek düşmanların” Boşnaklar (Müslümanlar) ve Hırvatlar (Katolikler) olduğu net bir şekilde görülüyor. Mladiç, VRS’nin Doğu Bosna ve (ülkenin doğal sınırlarıyla Drina Nehri’ne bağlı olan) Podrinje bölgesinde gerçekleştirmek istediği hedefleri ele aldığı ve 1993 tarihinde verildiği tespit edilen bir emrinde, ”düşman güçlerinin halkla birlikte sürülmesi, Müslümanların Srebrenitsa şehrinden temizlenmesi ve Podrinje’nin tamamen Sırp bölgesi olması gerektiğini” ve ”Sırpların eline, düşmanların mümkün olduğu kadar az sayıda olacağı bir Sırp Devleti kurmak için tarihi bir fırsat geçtiğini” belirtiyor.
Mladiç’in en ağır suçlarından biri: Tomasica toplu mezarlığı
Savunma Mladiç’i, ”Boşnak halkı korumaya çalışan” ve ”savaş kurallarını çiğneyen askerlerini cezalandıran” yardımsever bir subay olarak göstermeye çalıştı. Savcı Arthur Traldi bu tezleri, Sırp hükümetinin, Bosna Hersek topraklarının 1993 yılında Mladiç’in askerlerinin elinde olan yüzde 75’lik bölümünden ”Sırp olmayanların ortadan kaldırılmasının elzem olduğu” konusundaki belgeleri ile çürüttü. Traldi, özellikle Mladiç’in askerlerinin Banja Luka’nın batısında, Prijedor, Sanski Most ve Kljuc bölgelerinde Boşnak ve Hırvat nüfusa karşı yaptıklarını ele aldı.
Traldi, Ratko Mladiç’in savaş günlüğünde Prijedro yakınlarında bulunan Tomasica bölgesinde olup bitenleri konu edinen kısmı okuyarak, bu kısımda yer alan, Sırp ”etnik temizliğinin” başlıca bir örneği olarak, 388 kurbanıyla Avrupa topraklarında İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük toplu mezar olan Tomasica hakkındaki bilgilerin ”ulaşılmaz olacağı”na dair ifadeleri aktardı.
Tomasica toplu mezarlığı 12 yıl süren belirsizlikten sonra, 2012 yılında tespit edildi. Birinci Sınır Birliği’nin 1992 yılının kasım ayında kendi komutanına göndermiş olduğu bir telgrafta, Kotor şehrine bağlı Varos yakınlarında bulunan Grabovica bölgesinde ”çıkan çatışmada 150 savunmasız ve silahsız Boşnak eylemcinin öldürüldüğü” ifadesi yer alıyor. İşte savaşın hedeflerini, tasarlanan suçların boyutunu ve bir Sırp subayının profilini en iyi şekilde temsil edebilecek birkaç ifade ve cümle: “Benim amacım Müslümanların tamamen yok olması!”, ”Velesici’ye (Saraybosna’nın bir bölgesi) saldırın, orada Sırp yok, Müslümanların aklını alalım!”, ”Saraybosna’dan yalnızca kuşlar uçarak çıkabilir!”
Daha çok Srebrenitsa Soykırımı’na odaklanan Savcı Tieger, Sırp Cumhuriyeti’nin savaş dönemindeki cumhurbaşkanı Radovan Karadziç’in, daha savaşın ilk dönemi olan 1993 yılında Mladiç’e, Srebrenitsa’da ”sivillerin yaşamını çekilmez kılacak” şartların oluşturulması emrini verdiğini kanıtladı. Mladiç ise 11 Temmuz 1995 tarihinde Srebrenitsa’ya girdikten sonra kameralar karşısında ”Türklerden intikam almanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı. Tieger, ”Bu ifadeden kısa süre sonra Srebrenitsa yok oldu. Ratko Mladiç’in komutasında Sırp Cumhuriyeti Ordusu askerleri tarafından 7 binden fazla yetişkin erkek ve aralarında 12 yaşında olanların da bulunduğu erkek çocuk öldürüldü” değerlendirmesinde bulundu.
Savcı Adam Weber ise Mladiç’in kendi komutası altındaki askerlerinin aralarında bin 500 çocuğun da bulunduğu farklı milletlere mensup 10 binden fazla sivili katlettiği Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da yürüttüğü organize suç eylemlerine odaklandı. Sırpların en önemli generali Mladiç, ona bu rütbeyi layık gören sözde önderi Karadziç eşliğinde Dayton Barış Antlaşması imzalanana dek Saraybosna kuşatmasının kaldırılmasını engelledi. Mladiç, yaptığı açıklamalarda Saraybosna’yı ”yılanın başı” olarak adlandırıyordu; bu ifadeden kastı savaşmak için bir engeli bulunmayan Saraybosnalıların kuşatmanın kaldırılması durumunda ülkelerini büyük Sırp, sonralarda büyük Hırvat saldırılarına karşı savunacakları gerçeğiydi.